Velayet kural olarak küçüğün, istisnai hallerde ise kısıtlının korunmasının sağlanması için onları ve malları üzerinde ana babanın sahip oldukları görevi ve hakların tümü şeklinde tanımlanmaktadır.
Velayet hakkı sadece anne ve babaya aittir, başkasına bırakılmayacak bir haktır.
Velayet hakkı, soy bağından kaynaklandığı için sadece ve sadece çocuklar üzerinde söz konusu olacaktır. Türk Medeni Kanunu Madde 335’e göre reşit olmayan çocuklar (bazen de ergin çocuklar) velayete tabidir.
Velayetin kullanılması konusunda anne ve baba birlikte olarak hareket edeceklerdir. Anlaşamamaları halinde çocuğun korunmasına ilişkin kurallar çerçevesinde sorun çözüme kavuşturulacaktır.
Türk Medeni Kanunu Madde 338 ’e göre , velayet sahibi anne babanın başkası ile evlenmesi halinde, eşler, ergin olmayan üvey çocuğuna da özen göstermekle yükümlü tutulmuşlardır. Bu yükümlülüğün ihlal edilmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılması sebebi sayılabileceği gibi, velayete sahip anne babanın ihlali önlemedeki başarısızlığı velayet hakkının kaldırılması sebebi de sayılabilir.
Velayet, çocuğun ergin olması, velayetin hakkına sahip kişinin vefat etmesi, velayet hakkının kaldırılması, boşanma halinde velayet hakkının bırakılmaması durumlarında da sona erer.
Velayet, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olup Başkasına devri mümkün olmadığı gibi velayet hakkından feragat edilmesi de mümkün değildir. Velayet yasal nedenler olmadıkça anne ve babadan alınamaz.
Velayet hakkı, anne ve baba açısından sadece hak ve yetkileri değil ayrıca görevleri de içerdiği dikkate alınırsa, velayet hakkının esasen çocuğun yararına hizmet eden anne ve baba tarafından kendi çıkarlarına kullanılmayacak bir kurum olduğu sonucu çıkmaktadır.
Velayet Hakkı Kime Aittir
1.Çocuğun Anne – Babası Evli İse Velayet:
Çocuğun anne ve babası, çocuğun doğumu anında evli ise doğumla birlikte anne babanın velayet hakkı kendiliğinden kurulur.
Türk Medeni Kanunu Madde 336/1’e göre, evlilik devam ettiği sürece anne ve baba velayeti birlikte kullanacaklardır. Türk Medeni Kanunu Madde 336/2 ’ye göre, evliliğin devam etmesine karşın, ortak hayata son verilmişse velayet hakkı mahkemece eşlerden birine bırakılır.
2.Eşlerden Birinin Ölümü Halinde Velayet:
Çocuğun doğumu anında eşler evli ise, bu eşlerden birinin ölümü halinde velayet Türk Medeni Kanunu Madde 336/3’e göre sağ kalan eşe ait olacaktır.
Çocuğun doğumu anında eşler evli değil ise, velayet kendisinde olan tarafın ölümü halinde, sağ kalan taraf, velayeti alabilmek için mecburen mahkemeye başvurması gerekir.
3.Boşanma Halinde Velayet:
Evlilik boşanma ile sona ermesi halinde ise boşanma kararı ile velayetin kendisine bırakıldığı tarafa ait olur.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine göre on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.
Çocuklara ilişkin hukukunun en temel ilkesi çocuğun yüksek yararı ilkesidir.
Çocuğun yüksek yararı belirlerken göz önüne alınacak husus, çocuk için iyi herhangi bir çözümü değil, en iyi olanı bulmaktır. Çocuk için en iyi olan, toplumdan topluma, o anki koşullara, her çocuğun kendi özel durumuna göre değişebilir. Çocuğun yüksek yararını tespit edecek kişi ya da kişiler, tüm bu faktörleri değerlendirmelidirler.
Çocuğun yüksek yararının tespiti, sadece tespit anındaki koşulların değil gelecekteki durumun da gözetilmesini gerektirir. Mesela mahkeme hâkimi, çocuğun velayetinin anne – babadan hangisine verileceğine ilişkin bir karar verirken, çocuğun yararını sadece çocuğun karar anındaki yaşı ile değerlendirmemeli, karar anından 4-5 yıl sonra da çocuk için iyi olacak çözümü düşünmelidir.
Hatta hâkim kararını verirken, çocuğun günün birinde yetişkin bir insan olarak geriye dönüp baktığında nasıl bir karar verilmiş olmasını dileyebileceğini de düşünmelidir.
Türk Medeni Kanunu Madde 182: “Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.
Velayetin kendisine verilmeyen eş çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur.
Türk Medeni Kanunu Madde 183 “Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.”
Çocukla ilgili tedbirler çocuğun reşit olmasına kadar devam eder. Bundan sonra durumunu çocuk kendisi tayin edecektir. Bu yaştan sonraki talepler genel nafaka hükümlerine tabi olacaktır.
Türk Medeni Kanunu Madde 182/2 göre; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocukla ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle eğitim , sağlık, ahlak bakımından yararları ön planda tutulur. Bu eş şse , çocuğun bakımına ve eğitimine olan giderlerine geliri oranında katılmak ile mükelleftir.
Türk Medeni Kanunu Madde 183 göre de; Anne veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olayların zorunlu kılması halinde hâkim, kendiliğinde veya anne ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alacaktır.
Çocuğun velayeti kime bırakılırsa velayet hakkı yalnız ona ait olacaktır. Diğer taraf velayet hakkını kaybeder.
Hâkim çocuğun tevdiine karar verirken bu kararı çocuğun menfaatini gözeterek verecektir. Örneğin çok küçük çocuk geçimsizlikte kusurlu anaya bırakılabilir. Yargıtay 10 yaşındaki çocuğun idrak çağında olduğunu ve bu nedenle kendisine sorulmadan karar verilmesini bozma nedeni saymıştır. Velayet konusuna ana ve babanın anlaşması hâkimi bağlamaz, ancak hâkim kararını verirken tarafların anlaşmalarını da dikkate alır. Çocuğun menfaatine uygun görürse kararında bu çözümü kabul eder.
4.Boşanan Eşlerin Birbirleriyle Yeniden Evlenmesi Halinde Velayet Hakkı:
Boşanan eşlerin yeniden evlenmesi halinde velayet hakkı kendiliğinden anne ve babaya ait olur; boşanma halinde ise velayet anne ve babadan birine bırakılmayıp çocuğa vasi tayin edilmişse vesayet kararı kaldırılmadıkça anne ve baba velayet hakkına sahip olamaz.
5.Velayet Hakkı Sahibinin Başkasıyla Yeniden Evlenmesi Halinde Velayet Hakkı:
Türk Medeni Kanununun 349.m de kural olarak, velayet hakkına sahip anne veya babanın yeniden evlenmesini velayetin kaldırılması sebebi olarak kabul edilmemiştir. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde Türk Medeni Kanunu Madde 183 uyarınca velayet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilecektir.
6.Çocuğun Ana Babası Evli Değilse Velayet Hakkı:
Çocuğun anne / babası, çocuğun doğumu anında evli değilse, velayet hakkı Türk Medeni Kanunu Madde 337/1’e göre, doğum ile birlikte kendiliğinden anaya aittir.
Türk Medeni Kanunu Madde 337/2’ye göre, doğum anında annenin küçük, kısıtlı veya ölmüş olması ya da ananın velayet hakkının doğumdan önce kaldırılmış olması halinde hâkim çocuğun menfaatine göre çocuğa vasi atayabileceği gibi velayeti babaya da bırakabilir.
Velayet Kendisine Bırakılmayan Anne ve Babanın Çocukla Kişisel İlişkisi:
Boşanma kararı ile hâkim kendiliğinden velayetin kendisine bırakılmadığı tarafla çocuğun kişisel ilişki kurabilmesini düzenlemelidir. Bu düzenlemeyi yaparken hâkim, aynı şehirde oturulup oturulmadığını göz önünde bulundurmak zorundadır. Aynı şehşrde olup olmama durumu görüş günlerinin tayininde önem arz eder.
—-Velayetin Değiştirilmesi
Türk Medeni Kanunun 183.maddesine göre, Anne veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hâkim, kendiliğinde veya anne / babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.
Yeni olayların ortaya çıkması halinde hâkim, kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine önceden alınmış olan önlemleri yeniden gözden geçirecek ve gerekirse, örneğin velayet hakkını o taraftan alıp diğer tarafa verecek, iştirak nafakasının miktarını azaltacak veya artıracak, kişisel ilişkileri yeniden düzenleyecektir.
Velayet kendisine verilmiş olan annenin çocuğuna kötü örnek oluşturacak ve ahlaken uygun görülmeyecek biçimde yaşamakta olduğunun anlaşılması, velayetin ondan alınarak babaya verilmesi için yeterli bir sebep olarak görülmektedir.
Mesela annenin bir çok hırsızlık olayına karışmış olması gibi.
Buna karşılık velayet kendisine bırakılmış olan annenin sadece başka biriyle evlenmiş olması velayetin ondan alınmasını gerektirmez.
Çocuğun kendisine bırakıldığı tarafın ölmesi durumunda velayet kendiliğinden diğer tarafa geçmeyecektir. Bu durumda hâkim, uygun görmesi halinde velayet hakkını diğer tarafa verebilir, uygun görmez ise çocuğa bir vasi tayin edecektir. Yine velayetin her iki taraftan kaldırılması halinde de çocuğa vasi atanır.
—-Velayetin Kaldırılması
Anne ve babanın velayet hakkının amacına uygun kullanılmaması halinde, çocuğun korunması için kanunun öngördüğü önlemlerin yeterli olmaması durumunda anne / babanın velayet hakkının kaldırılmasını ön görmüştür.
Mahkemenin velayet hakkının kaldırılması kararı verebilmesi için talepte bulunulmasının gerekli olmadığı, hakimin herhangi bir ilgilinin talebi bulunmasa bile velayetin kaldırılmasını gerektiren bir sebebin bulunduğunu öğrenirse kendiliğinden hareket ederek velayetin kaldırılmasına karar verebileceği ileri sürülmekteyse de Yargıtay aynı görüşte değildir.
Velayetin Kaldırılması davasında Aile Mahkemesi yetkilidir.
—-Velayetin Kaldırılmasının Şartları
Türk Medeni Kanun’un 348. maddesine göre, anne ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi, ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması ve benzeri durumlarda hâkim velayetin kaldırılmasına karar verebilir.
Belirtilen sebeplerin dışında, evlilik birliğinin temelinden sarsılması veya ana babanın kısıtlanması da velayet görevinin gereği gibi yerine getirilmemesi sonucunu doğurabileceği için velayet görevinin kaldırılması sebebi olarak değerlendirilebilir.
Velayetin kaldırılması sebeplerine örnek olarak babanın çocuklara şiddet uygulaması, annenin ise çocuğun cinsel ve ruhsal bütünlüğünü korumaya ilişkin yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması vb.
—-Velayetin Kaldırılmasının Sonuçları
Velayetin kaldırılması davası genellikle çocuğun yakınları tarafından, velayet verilmeyen eşin ölümünden sonra, velayet kendisinde olan eşin yukarıdaki durumlara benzer şekilde velayet görevini yeteri ve gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle açılmaktadır. Velayetin kaldırılması davasında husumet, velayet hakkı bulunan anne ve babaya yöneltilmelidir.
Velayetin kaldırılması sebepleri gerçekleştiği takdirde, bu hak mahkeme kararıyla velayetin kaldırılması sebebini gerçekleştiren ana veya babadan ya da her ikisinden de kaldırılabilir.
Velayetin kaldırılması kararı, kural olarak, ana ve babanın mevcut ve doğacak bütün çocuklarını kapsar, ancak kararda aksinin belirtilmesi mümkündür.
Velayetin kaldırılması halinde çocuğa vasi atanır, çocuğun velayeti örneğin babaannesine bırakılmaz, velayetin kaldırılması ile velinin velayetten kaynaklanan hak ve yükümlülükleri sona erer; buna karşın ana ve babanın velayete bağlı olmayan çocukların bakım ve eğitim giderlerini karşılama ve nafaka yükümlülükleri TMK 350/1-3 uyarınca devam eder.
Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu giderler Devletçe karşılanır. Velayetin kaldırılması kararı ile, çocuğun malları ergin ise kendisine, ergin değilse vasiye veya kayyıma devredilecektir.